Nisan rüzgarının gelişi, ensemden üflenen bir sevgili nefesi gibi içimi kıpırdatıyor... Nisan’ın gelişiyle, şehir bir anda daha bir güzelleşiyor sanki, rengârenk oluyor.
Festivali Havası...
Nisanın vazgeçilmezi film festivali geldi bile. Festival açılışında da üzerinde durulan ‘Emek Sineması’nın bu sene de festivalde olmaması büyük kayıp, ümidimiz bir dahaki festivalde yeniden ‘Emek’teki gösterimlere gidebilmek. Seçilen filmler birbirinden kaliteli, hele bir gala programı var ki, programı gördükçe “keşke işim bu etkinlikleri takip etmek olsa” diye iç geçiriyorum.
Festivalde, özellikle Sinemada İnsan Hakları Yarışması kategorisi ilgi çekici filmleri bünyesinde toplamış. Festival benim için, Pazar günü Opera yönetmeni Kasper Holten’ın Mozart’ın Don Giovanni eserini çağdaşlaştırması ile ekrana yansıttığı ’Juan’ adlı filmle başladı. Ve ikinci filmim ‘Son Gece’ idi; Keira Knightley, Sam Worthington, Eva Mendes’in başrolünü paylaştığı film ilişkiler üzerine sorgulamalarla örülü, harika olmasada lezzetli bir filmdi; filmin sonunda sanırım filmde bir problem oldu ve son sahneyi göremedik ama yine de olağan bir problem diyip geçmek istiyorum. Benim diğer biletlerim, ‘Uyku Hastalığı’, ‘Aşkın İkinci Perdesi’, ‘Mutluluğun Peşinde’, ‘O Zaman ve Şimdi’ ve ‘Siyah Venüs’ filmlerine. Keşke gidebilsem dediğim diğer filmlerin içinde; ‘Portakallar ve Günışığı’, ‘Daha İyi Bir Dünya’, ‘Beni Asla Bırakma’, ‘Hayatımız’, ‘Araf’, ‘Cebimde Kan Var’, ‘Aşk Suçu’, ‘Copacabana’, ‘Ekonomanyak’, ‘Su Bile’, ‘Haykıran Adam’ var. Birde çocuk menüsünde ‘Rüyalarımı Çaldılar’ diye bir yapım var ki festivalde gidemesem bile mutlaka izleyeceklerim arasında. Bugünlerde, dünya rüyaları çalınan çocuklarla doluyken, belki bir damla umut olur bu masal hepimize...
Aksanatta’da festival havası esiyor bu ay, ‘7. Kısa Film Festivali: Ödüllü Filmler’, 7-17 Nisan aralığında Akbank Sanat binasında.
Tiyatorada...
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda sahnelenen “Az Sonra” adlı oyuna gittim geçenlerde. Oyuna geçmeden önce, tiyatroda tavandan sarkan örümcek ağlarını ve bir koltuk için birden fazla kişinin elinde bilet olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Oyun tam da Ali Poyrazoğlu tarzında; ironik, düşündürücü ama cinselliğin çokça ön plana çıkartıldığı bir yapıda. Yani şaşırmıyorsunuz fakat eğleniyorsunuz. Bir sosyal-komedi olan oyun, magazin medyasının özel hayatlara nasıl saldırdığını ve bu sırada kendi içlerinde geçen savaşları anlatırken, halkın bu programlara rabet gösterirken neleri kaçırdığını ironik bir şekilde gösteriyor.
Devlet tiyatrolarında son olarak izlediğim oyun ‘Profesyonel’, kusursuz oyunculuk ve güzel bir senaryo ile oldukça etkiledi beni, özellikle Yekin Dikinciler’in duruma göre yaptığı doğaçlamalar, oyunun adına yaraşır şekildeydi. Oyunculukların yanında (ki oyunculuklara söyleyecek bir şey bulamıyorum, sadece tebrik edilebilir), sosyal içeriğin duygusal bir şekilde işlenmesi ama duyguların tek düzeyde yığılmaması oyunun en güzel yanlarındandı. Devlet Tiyatrolarında ‘Ne dersin Azizim’ ve ‘Baştan Çıkarma’ ve İBB Şehir Tiyatrolarında, aylardır oynandığında bir türlü bilet almayı başaramadığım ‘İstanbul Efendisi’ ve ‘İntiharın Genel Provası’ bu ay yine takibime aldıklarımdan.
Tiyatro Stüdyosu kendi sloganı ile aktarmak gerekirse "yirminci yılını, bir yakın klasikle, Anton Çehov’un Vanya Dayı adlı oyunuyla kutluyor..." Nisan ayında 3 kez perde açacak oyun, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, Akatlar Kültür Merkezi ve Kozyatağı Kültür Merkezi (Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan)’nde oynanacak.
Mekan Artı’da oynanacak olan ‘Aynada Kendi İle Karşılaşan Milyonlarca Ayna’ tanıtımı ile merakımı cezbetti, tanıtımı kadar iddialı bir oyun sergilenirse, nasıl bir oyun izleyeceğimi hayal edemiyorum. Tanıtımı aynen alıntılamak istiyorum ki ne dediğim anlaşılsın, ‘...21.yy ucubesi insanın aynada gördüğüne ne kadar tahammül edebileceğini sorgulayan çağdaş eser, tecavüzün insan varlığında zannedilenden ne kadar çok bölgeyi delebileceğini ve bu deliklerden içeri oluk oluk akan kinin nelere yol açabileceğini en sansürsürsüz haliyle anlatıyor’.
Cazz
Ve yine cazz... Türkiye’de gerçekten çok kaliteli cazz yapılıyor. Kerem Görsev, İlhan Erşahin ve Fatih Erkoç benim büyük zevkle dinlediklerim. Bu ay da birçok cazz konseri var.
Hayal Kahvesinde Alp Ersönmez.
Kerem Görsev Türkan Saylan Kültür Merkezinde vereceği konserin yanısıra, Borusan Müzik Evi’nde Seder Erçetin ile birlikte sahnede olacak.
CRR’da İlhan Erşahin's Silver ve Eddie Henderson.
Kısa Kısa...
24-25 Haziran’da gerçekleşecek olan James Blunt konserinin biletleri satışa çıktı.
Evita müzikali 12-24 Nisan arası sahnelenecek. Birçok kez sahnelenmiş ve sinemada oscara layık görülmüş bu müzikal ayın kaçırılmayacaklarından.
16 Nisan’da İşsanat’ta Yansımalar grubu, bu kez karşımıza Senfonik orkestra ile çıkacak.
Ali Akay’ın küratörlüğünü yaptığı ‘Binaların Arasındaki Şehir’ sergisi 6 Mayıs’a kadar Akbank Sanatta.
Yapı Kredi Kültür Merkezi Nisan programı bu ay dolu dolu olanlardan.
Grafik Sanatçısı Mengü Ertel’in sergisi ‘Tepe Tepe Kullanıyorum Hülyalarımı’ 23 Nisan’a kadar sergilenmeye devam edecek. Merih Akoğul konuşmaları Nisan ayında da devam ediyor, bu ay yaptığı programlardan ‘Günümüzde Fotoğraf’ın konuğu, Nadir Ede.
Prof. Kemal İskender’in konuşmacılığını yapacağı, ‘Sıradışı Bir Ressam: Pieter Bruegel’ 25 Nisan’da.
Nisan o kadar dolu ki, zaman dursun istiyorum bu ayda. Hepimizin esen rüzgârdan nasibini alacağı bir ay olsun...
Tuğba Makina
5 Nisan 2011 Salı
Nisan Rüzgârı
İçinde :
30. İstanbul Film Festivali,
Cazz,
sergi,
Tiyatro
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder