18 Kasım 2012 Pazar

Fırtına


Aç gözlerini çocuk, karanlıktan her korktuğunda kapatamazsın gözlerini. / Görmediğin şey daha mı az yakar canını sanıyorsun. Aç gözlerini çocuk, geçmesini beklemeden fırtının aç gözlerini. / Gör tabiatın gör dediğini… / Her şey senin için yaratıldı unutma. / Utanma.
Aç gözlerini bak fırtınaya, senden büyük mü? / Seni yenebilir mi? / Yok mu yolun atlabilmek için? / Ya da keyfini çıkaracağın bir yanıda mı yok?
Aç gözlerini çocuk!
 - gözlerini kapattığın her haksızlıkta, biraz daha büyüyecek fırtına…
Aç gözlerini çocuk!

http://tugbamakina.com/

4 Ocak 2012 Çarşamba

Sanat Ocak(ı)

Maya takvimi bitiyor, dünyanın sonu geliyor derken 2012′ye attık kendimizi sağ salim. Konu ile ilgili çok beğendiğim bir karikatürü de paylaşmadan edemeyeceğim :)

Aralık ayında Devlet Tiyatrolarında izlediğim Sidikli Kasabası, “merak ettiğim kadar varmış” dedirtti. Gerçek anlamda bir müzikal “Sidikli Kasabası”, sosyal mesajı insanlar gözüne daha az soksaydı keşke dedirtsede performans o kadar iyiydi ki oyunu zevkle izlettirdi. Su sorunu üzerine yoğunlaşan ve bu sorun üzerinden yapılan hesapların çarpıklığı üzerine kurgulanan, eğlendirerek insanlara sorunu aktaran bu keyifli müzikal sezonun mutlaka izlenmesi gerekenlerinden.


Bakırköy Belediye Tiyatrosunun Aralık ayında kapalı gişe oynadığı “Külhanbeyi Müzikali” ayın bir diğer güzel oyunuydu. Oyuncuların genel itibari ile iyi performası, eski zamanların kokusu ve kostümler bir araya gelince yarattığı atmosfer insanı oyunun içine alıyor. Kalabalık sahnelerdeki rol çalmalar bazen oyunun akıcılığını sekteye uğratsada verdiği rahatsızlık oyunun yanında küçük kalıyor. Performanslar ve oyun karakterlerine yerleştirilen ironik dönem özellikleri oyunun en güzel kısımları. Bir de “Kardeşlik Yemini”… Bir kez daha izlemek istediğim oyunlardan.

Bu ay tiyatroda …

Devlet Tiyatrolarında Antigone, İstanbul Şehir Tiyatrolarında Binali ile Temir ve CAN.
6 Ocak Cuma 20:00′de AkSanat’ta sahnelecek olan CAN, Genco Erkal’ın Can Yücel’in şiirlerinden uyarladığı bir oyun ve Kemal Kocatürk oynuyor.

Seminer ve Atölyeler


Merih Akoğul’un Ak Sanat’ta gerçekleştirdiği söyleşilerden Oyunculuk Sanatı, 11 Ocak’ta. Söyleşisinin konuğu Taner Birsel.
Film kareleri üzerinden okumalar yapılacak “Filmlerdeki Fotoğraflar” 19 Ocak’ta AkSanat’ta olacak.

Ayın atölyesi, “Neden Fotoğraf Çekiyoruz?”; Arzu Yayıntaş’ın gerçekleştirecek olduğu programda, Fotoğrafın tarihsel süreci, dönüşümü ve kişisel albümler üzerinde çalışmalar yapılacak. 6 gün sürecek olan program Perşembe ve Cuma günleri gerçekleşecek.

Salon İKSV’de iki sezondur süren edebiyat toplantıları: Ubor Metenga Buluşmaları devam ediyor. 17 Ocak 20:00′de İçeriye Bakan Kim Kitabı ile Mehmet Günsur’un öykü dünyasını inceleyecekler.

Ruha Dinelti İş Sanat’ta


Bu ay İş Sanat’ta gerçekleşecek olan şiir dinletisi Nazım Hikmet şiirleri üzerine. Atilla Birkiye’nin hazırladığı dinleti 16 Ocak’ta gerçekleşecek, programın müzik direktörlüğünü Serdar Yalçın yaparken, Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek şiirleri seslendirecekler.


Geçmiş Zaman Müzikleri – Şevval Sam konseri 24 Ocak’ta.


Ünlü oda orkestralarından ACADEMY OF ST MARTIN IN THE FIELDS & JULIA FISCHER, 28 Ocak’ta gerçekleşecek. Yalnız konser biletleri tükenmiş durumda.


Sergilenenler

Sürrealist Ressam yeniden İstanbul’da: Dali bu sefer Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesinde. Sabancı müzesinde düzenleme, yanlış ışıklandırma gibi nedenlerle hayal kırıklığı yaratan serginin Mimar Sinan’da ressamı tam yansıtacağına inanıyorum. Museu Del Prado’da hayranlık uyandıran tablolarını gördükten sonra gözlerim gerçek bir Dali Sergisi arıyor ülkemizde de.

Ertuğrul Ateş’in retrospektif sergisi 6 Ocak’ta İş sanat Kibele Salonunda görülmeye başlanabilecek.


İstanbul Modern’de “Tekinsiz” fotoğraflar var bu sıra. 22 Ocak’a kadar sürecek olan sergide Türkiye’nin yeni dönem 6 kadın sanatçısının Tekinsiz fotoğraflarını görebileceksiniz.

Mutlu, Huzurlu ve Sanat dolu bir yıl olsun,

Sevgiler,

Tuğba Makina.

Ve Artık Yeni Bir Evimiz Var

Artık yeni adresim http://www.tugbamakina.com/ 'da yayındayım...

Yeni evime de beklerim efendim.

Sevgiler,
Ay Kadını

3 Ekim 2011 Pazartesi

ARTIK YILBAŞININ SAHİBİ EKİM

         
              Her şeyi kalıplara bağlıyoruz, yapmamız gerekenler, davranmamız gereken şekiller... Kendimizi mutsuz etmek için ne varsa biz hepsini ard arda dizip bir liste çıkarıyor ve ardından buna "gereklilikler" diyoruz. Ben değiştirmeye yılbaşından başlıyorum :) Evet yılbaşını değiştiriyorum, Ekim'de yeni bir yıl başlıyor. Özellikle tiyatroya gitmeyi o kadar özledimki, içimdeki aç insanın iştahı her geçen gün biraz daha kabarıyor. Bu nedenle çok uzatmadan etkinliklere başlamak istiyorum; tabii ilk olarak tiyatro ile...

Sonunda perdeler açılıyor

Devlet tiyatroları ve İstanbul Şehir Tiyatroları programlarını açıkladı, biletleri ağır ağır satışa çıkıyor. Geçen sezonda sahnede olan oyunların yanısıra yeni oyunlarda sahnede olacak.

Devlet Tiyatrolarında geçen sezondan bildiğimiz, Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk, Profesyonel, Bedensiz Kadın’ın yanısıra yeni sezon oyunlarından AT, İmparatorluk Kuranlar, Aşkın Sıradanlığı, Yanık, Anita’nın Aşkı ya da Antigone New York’ta, Sidikli Kasabası Ekim ayında sahnede olacak. Kırmızı’nın biletleri, ilk satışa çıkanlardan. İlk olarak Aşkın Sıradanlığı var benim listemde.

Şehir Tiyatroları da oldukça canlı başlıyor sezona, 2 sene önce açık havada izlediğim ve düşündüğümde halen performansına hayran kaldığım Kabare, bir şehir tiyatrosu klasiği haline gelen Lüküs Hayat, geçen sezonun kuvvetli olarak değerlendirilen oyunlarından İntiharın Genel Provası bu sezonda sahnede olacaklardan. İntiharın Genel Provası geçen sezonun izleyemediğim oyunlarından olarak programımda yerini alıyor.


Caz kokusu
           
Hayattaki her şeyin, bir gölgesi, bir de kokusu vardır. Cazın kokusu ise hakikaten başka, ismi ağır gelip burun bükenler bile duyduklarında caz olduğunu bilmeden eşlik ediyorlar parçalara. New Orelans’tan büyüyüp, hikayesine hiçte uygun olmayan bir şekilde dünyayı saran bir koku caz. 13 Ekim Perşembe CRR’da Arild Andersen Trio ve Babylon’da The Ray Gelato Giants ile başlıyan festival son günü 23 Ekim Pazar günü Moda Terasta Cazlı Brunch ile güne başlayıp Babylon’da Timuçin Şahin Quartet, Aksanatta Social Inclusion Band, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayın’da Charles Llyod New Quartet ve Avishai Cohen “Seven Seas” ile sona eriyor. Festival programında yer alanlardan, ZAZ biletleri satışa çıktığığ gibi tükendi, Froy Aagre, Kerem Görsev, İlhan Erşahin, Alp Ersönmez, Timuçin Şahin, Boğaziçi Caz Korosu ve Charles Llyod New Quartet kaçırılmayacak performanslardan. Ne yazıkki, hepsine gitmek mümkün olmayacak ama seçmekte epey zor olacak...


Film Ekimi’nin 10. Yaşı

Film Ekimi bu sene 10. Yaşını kutluyor ve bu kapsamda ilk kez İstanbul dışında 5 şehiri de 2011 Festival kapsamına dahil ediyor. Film Ekimi bülteninde “Filmekimi seçkisi 13-16 Ekim'de İzmir YKM Cinebonus, 20-23 Ekim'de Bursa Burç ve Konya'da Kule Site Sineması, 27-30 Ekim'de Trabzon'da Cinebonus Forum Trabzon ve Diyarbakır'da Avrupa Sineması'nda izleyicilerle buluşacak. İstanbul dışındaki kentlerde yapılacak gösterimlerin programı, ağırlıklı olarak Avrupa filmlerinden oluşacak.” şeklinde açıklanıyor. Alternatif senaryoları olan Başka Bir Dünya ve Aşkın Formülü Yok gibi filmlerin listede yer alması, festivalin gücünü arttıranlardan olmuş. Benim dikkatimi çekenler, Aşkın Formülü Yok, Salgın, Melankolia, Jane Eyre, Başka Bir Dünya ve Hem 2012 Oscar adayı hem festivalin açılış filmi olan Yaşam Savaşı.


Ak Sanat

            Ekim’de zaten AkSanat’ın düzenlediği Caz festivalinin yanısıra başka etkinliklerde var. Geçen seneden de hatırlayacağımız, Bruno Serralongue’un fotoğraflarından oluşan ve Ali Akay’ın küratörlüğünü yaptığı Fotoğraf Sergisi Zamanın Kapsülü 28 Ekim’e kadar gezilebilecek. Başak Şenova’nın düzenleyeceği “Bienaller ve Büyük Ölçekli Çağdaş Sanat Etkinlikleri Üzerine” isimli atölye çalışması için Ak Sanat web sitesinde “Organizasyon yapılarından, izleyici profillerine, çağdaş sanatın çeşitli alanlarını temel alan eleştirel yaklaşımlardan küratöryel tepkilere, yayınlardan mekansal tasarımlara, sanatçı listelerinden küratör seçimlerine kadar bir çok konuyu araştırmaya ve tartışmaya açmayı hedeflemektedir. Bu atölye çalışması, atölyede bulunan herkesten aktif olarak katılım bekleyen bir metodla ilerleyecektir.” diye tanıtılıyor. 4 gün sürecek olacan etkinlik ücretsiz fakat katılımcı sayısı sınırlı. Ve, benim en çok ilgimi çeken etkinlik “Radyoda Caz Çalıyor”;  Sevin Okyay, Murat Beşer, Cenk Akyol, Tunçel Gülsoy, Feridun Ertaşkan, Okan Aydın 14 Ekim Cuma günü saat 19.00’da radyo ve caz üzerine konuşacaklar.

İş Sanat

İş sanatta 2011/2012 sezonun programı açıklandı ve klasik, caz, dans biletleri satışa çıktı bile. Martha Graham Dans Topluluğu ve Sonny Rollins, Gonzalo Rubalcaba Trio benim seçtiklerim. Biletlerin bir çoğu, bir İş Sanat klasiği olarak tükenmiş bile. Yani, son gün bilet bulacağım hayaline kapılmayın bu etkinliklerde. Eren Eyüboğlu’nun Retrsopektif Sergisi, 4 Kasım’da İş Sanat Kibele Galerisinde olacak. Henüz şiir dinletileri programa girmemiş ama bu sene dinletisiz geçmeyecektir diye düşünüyorum, çünkü olmazsa olmaz...

Ekim'de Gidilecek Mekanlar

Ortaköy Ambarlı Dere Caddesinde bu yılın başında açılan Bloom’a şimdiye kadar gidenleriniz varsa onlara anlatmaya gerek yok ama gitmeyelenlerin biran evvel gitmesini öneririm. Otto’nun sahiplerinin elinden çıkan, bu kardeş mekan yine çok güzel. Otto’yu bilenler, güzel pizzalarını, değişik yemeklerini ve gelincik votkasını bilirler zaten. Buradaki farklılık mekan; mekanın dizaynı personelin kalitesi tek kelime ile çok iyi. Gittiğinizde mutlaka incecik pizzasından ve Chilli Con Carne’den yemelisiniz. Ayrıca brunchları da çok iyiymiş ben henüz deneyemedim ama ilk fırsatta onu da deneyeceğim.

Henüz gidemediğim ama biran evvel gitmek istediğim bir başka mekan açıldı Haziran’da İstanbul’da, Arabesque. Çapa’nın elinden çıkan diğer mekanlar gibi, personel kalitesi, mekanın ne kadar eğlenceli ve farklı olduğundan bahesidiliyor. Neo Lübnan restaurantçılığın Türkiye’deki ilk örneği olarak anılan mekanın resimleri bile benim beğenimi kazanmaya yetti.

Eğlenceli bir yılbaşı olsun ...

Sevgiler,

Tuğba Makina

23 Eylül 2011 Cuma

1 Temmuz 2011 Cuma

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞUM BEN

Aslında yokmuşum ben
Bir var
Bir yokmuşum ben


Öylece boşlukta sallanır dururmuşum ben
Bir yedi kat göktekilerin iplerinde sallanır
Bir yedi kat diptekilerin ateşlerinden atlarmışım ben

Yokmuşum ben
Varmışım ben
İçimde bir bulantı ile Sarter’ın ruhdaşı olurmuşum bazen
Sonra tedavi edip “Ben”i
Rand’ın kaleminden damlarmışım bazen

Evvel zamanlardan gelen
Kalbur samanlardan geçen
Akıllarda var, gerçekte yokmuşum ben

Bir var bir yokmuşum ben
Geceleri rüyamda Tanrı’nın ellerinden tutarmışım bazen

Tuğba Makina' Yok Zamanlar

23 Haziran 2011 Perşembe

XXI Mimarlık Tasarım ve Mekan Dergisi - 100 Yüze

Elimden geldiği kadar dergi takibini yüksekte tutmaya çalışan biri olmama karşın, hepsine hakim olamıyorsunuz tabii. Dergilerin hepsini okuyamasam bile, isimlerini, içeriklerini öğrenmek hoşuma gider. Geçen gün de sıcak bir tesadüfle mailimde bir dergiye rastladım.

Bir mimarlık dergisi, “XXI Mimarlık Tasarım ve Mekan Dergisi”.

Sektörel dergilerin en önemli özelliği profesyoneller kadar, hizmeti alan kişilere de hitap etmesidir. Teknik detaylar, yeni ürünler, profesyonel bakış açıları… Ve normalde elde edemeyeceğiniz birçok ayrınıtıyı bu dergiler sayesinde elde edebilirsiniz.

Derginin 100. Sayısı şu an yayında, sloganları “100. Sayıda 100 Yüze”. Derginin bu sayısında Galatasaray Stadyumu, Forum İstanbul, Kanyon gibi hepimizin yakından bildiği projeler için, diğer mimar ve tasarımcıların yorumlarının yanı sıra ilgici çekici detaylar hakkında bilgilerde var. Mimarlık dünyasına bu sektörde olmayanlar olarak ne kadar uzak olsakta, içinde yaşadığımız alanları şekillendirdiklerinden olsa gerek, aslında çok da yakınız. Belki tamda bu nedenle ne çeşit tasarım olursa olsun, merak ediyor ve uzak kalamıyoruz.

Dergiye www.xxi.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca dergide Tasarımcı Otto Von Busch’un yazdığı Tasarım Hediyesi isimli yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.

Keyifli okumalar,

Tuğba Makina