28 Nisan 2009 Salı

BOŞLUK UĞRUNA


Siber alemde, olmayan insanlara sevgi ve güven besliyoruz, artık. Çünkü burada beden yok cümleler ne kadar iyi kurulur, ne kadar etkileyici olursa o kadar artar şansınız. Birkaç da güzel fotoğrafınız varsa tamamdır bu iş!

Bu alemde, varlığından bile emin olmadığınız insanların “duygularından” emin olabilirsiniz(!). Oyunlarınıza iyi defans yapıyorlarsa birde... Aslında evrendeki hiçbir şeyin doğruluğundan emin olamayacağımız gerekçesi var ortada, doğrudur, emin olamayız. Fizik kuralları bile değişebilirken sadece gördüğümüz ya da gördüğümüzü sandığımız şeye inanmak doğru olmayabilir. Ama ellerimizle oluşturduğumuz suni bir evrende nefes almaya çalışırken “doğru oynamanın” en büyük kural olduğunu hepimiz biliyoruz .

Gel gör ki o kadar aç bırakıldık ki güvene, güvensizliğin içinde aramaya başladık. İnanmaya olan açlığımızı gerçeklerle değil yalanlarla doyurmaya çalışıyoruz; direndikçe batıyoruz ama yine de direniyoruz. Hepimizin gerekçesi farklı olsa da güveni ararken hepten hastalıklı ruhlara sahip oluyoruz. “Peki ya yalansa tüm söyledikleri?”, kim bilebilir ki? Biz sadece söylenene inanmakla mükellefiz bu sofrada da. İnanacağız ya da inanmış gibi yapacağız. Neticede oyunun bir parçası olduktan sonra sürekli rolümüze uygun doğaçlamalar yapmaya mecbur kalacağız. Çembere bir halka daha eklenecek böylece , sonra birileri şarkılar söyleyecek “ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın” diye; oysa ne içinde ne dışında tam da çember olmaya başladığımızı anlayınca “ben”i feda etmiş olacağız, evrenin beşinci unsuru "boşluk" uğruna.

Ay Kadını' 2007-2009

Resim : Salvador Dali

26 Nisan 2009 Pazar

NEDEN YAŞADIM KADIN BEN


Bakır küpelerin vardı
Uzun siyah saçların
Sonra ellerin, narin ve yazgısız

Bir hercai menekşe
Bir aşk merdiveni olurdu odanın camında
Omuzlarından dökülen siyah şalın ile yürürdün mahallede
Ne kahkahanı duydum ne ağlamanı uzun zamandır
İnce bir gülümseme hüzün kardeşliği dolanırdı yüzünde
Bir tek ben kül tablasında sigaramı ezerken
Bakışlarını kaçırırdın huzursuzca
Bakışların ellerinden daha beter yazgısız

Yazgısız oldu ölümünde aniden, sessiz , sedasız
Yatağında porselen bir bebek misali bulduğum sabahtan beri düşünüyordum
Neden yaşadın kadın sen?

Şimdi ise neden öldüğünü düşünüyorum
Yanında olmadığım akşamları
Hiçbir şey bilmediğini, anlamadığını sandığım zamanları düşünüyorum
Birden hayattan uzaklaşmanı

Uzun zamandır soruyordum kendime
“Benden uzaklaştın diye mi dışarıya düştüm? Yoksa ben dışarıya düştüm diye mi benden uzaklaştın?”
Ve hep bana yakın olanı seçiyordum kadehe dolarken altınbaş
Yasemin kokuları arasında

Benim sandığım şeyler, sonuçlarını sırtlanırım dediğim anlar…
Söylesene ne yaşadım kadın ben?

Ay Kadını-Bahar'09

21 Nisan 2009 Salı

İNSAN ACISI


Ellerim çatlamış, ince ince kan toplamış derin çiziklerinde. Öyle bir insan acısı yerleşmiş ki her zerresine, midemi bulandırıyor ara ara.

İlaçlar sürüyorum, dualar okuyup üflüyorum ama nafile.

Bir kadın bedenindeki her ayrıntıyı makyajlamaya gücünüz yetse de, ellerine yapamıyorsunuz aynı şeyi. Hemen ele veriyor yüzünde sakladıklarını elleri.

Ay Kadını'Geçiş

Resim ile ilgili bilgi için:
Weeping Nude
Edvard Munch

GEÇMİŞİN RESİMLERİ

Fotoğraflardan hatırlarım çocukluğumu...
Çocuk olduğumu oyuncaklarımın arasındaki fotoğraflarım hatırlatır bana.
Simalar tanıdık yaşamlar farklı şimdi
Çok bilinmeyenli matematik denklemi geçmişin resimleri.


Ay Kadını

8 Nisan 2009 Çarşamba

FAHİŞENİN FORMU




Adım... yok benim! Kaldırım kokar tenim. Islak vücutlara bir değer bir çekilirim. İsimsiz sevdalar yaşar, yalnızlığa prangalar takarım.

Yaşım... yok benim! Nüfus kağıdındaki ile tutmaz yaşadıklarım. Kaç yıl geçirdim bilmediğim hayatlarda, tanımadığım insanlarla, saymadım.

Cinsiyetim... kadındım herhalde. Unutturdular! Çok oldu hatırlamayalı ne kadınlığımı ne de insanlığımı.

İşim...şeyy! Aman be abi, soracak başka bir şey mi bulamadın? Fiyatta anlaşırsak sana da anlatırım.

Ay Kadını'05

6 Nisan 2009 Pazartesi

BİZ

Biz, sallanan bir diş gibi duruyor bu kelime, öylece, orta yerde; ama saklı bir ağzın içinde.

Ay Kadını'Rüyâ zamanı

4 Nisan 2009 Cumartesi

GÖLGESİZ AİDİYET


Karanlıklar ülkesinin gölgesiz insanları
Ne dünleri vardı ne de bir yarınları
Tatsız bir şakaydı sanki varoluşları
Olmayan gölgelerinde saklıydı rüyaları

Kapatmıştı tüm yolları ülkenin yağmurları
Çıktılar yola gölgesiz ülkenin insanları
Karanlıklar ülkesinin kapanmış tüm yolları
Sürgüler de aşınmıştı, kırdılar kapıları

Karanlıklar ülkesinin olmayan sınırları
Sular seller almıştı şimdi tüm yolları
Harap, virandı gölgedeki sokakları

Karanlıklar ülkesinin gölgesiz insanları
Kapılarının dışında varmış gibi bekleyen
Hepsi de koşar adım kaçtılar gölgesizlikten

Tükenince sınırsız sandıkları yollar
Gördüler aydınlığı gölgesiz insanlar
Değince güneşe karanlığa alışkın tenler
Ait oldukları bedene eklendi gölgeler

Mart'09 Ay Kadını& Ahmet Aydemir

Bana şiirine ortak olmam için dizelerini veren ve ilk defa bu tarz bir şiir yazmama vesile olan Ahmet Aydemir'e ve kalemine teşekkür ederim:)

Fotoğraf 2009 Pulitzer ödüllerinden. Haber fotoğrafı ödülünü Haiti'deki kasırgadan sonra yaşanan dramı fotoğraflayan Patrick Farrell kazandı. Çadır kentinde çocukların gölgeleri geceye vuruyor.