16 Şubat 2011 Çarşamba

FİKİR İLE ZİKİR

Hiç zamanım yoktu aslında. Uzun zamandır bitiremediğim yazılarım var daha ama duramadım; içimde kabaran öfkeye ya sabır çektirerek okudum, izledim Orhan Çeker’in tecavüz açıklamalarını.

Gazetede haberi okuyunca, kelimelerle oynanmıştır belki dedim, bu kadar değil yani! O kadarmış meğerse, televizyonu açtığımda bas bas kendini savunuyordu, “doğru söylüyorum, doğru söze de bir şey denmez” diyecek kadar iyi sindirmişti (!) anlaşılan ilahi kavramları da, insani kavramları sindirdiği gibi…

Tecavüz, başkasının hakkına el uzatmaktır (TDK’yı açıp bakmasını öneririm) ve kişiler yaptıkları eylemlere göre yargılanır ve ödüllendirilirler, yaptıkları için inananlar hesaba çekilir ya da sevap kazanırlar.

Modern yasalar ve dini kurallar, toplum huzurunu korumak için kişilere eşit yaklaşılmasını öngörür. Herkese eşit yaklaşan, insana karşı sevgiyi öğütleyen dinlerin, kimlerin elinde nasıl yok olduğunu izlemek ayrıca endişhe ve üzüntü verici bir nokta ama misyonu araştırmak olan birinin bu cümleleri kurabilecek halde olması, üniversitelerin halini de bir kez daha sorgulatıyor açıkçası.

Şimdi Orhan Bey’in kızına tecavüz edilirse suç, sokaktaki fahişeye tecavüz edilirse değil öyle mi? Yani birilerine haksızlık olan birilerine müstehak mı? Evlilik içi tecavüzlere bu gibi zihniyetler yüzünden maruz kalıyor kadınlar. Kabul edilebilir değil…

Madem tecavüzün nedenini bu kadar iyi biliyor Orhan Bey, daha ergenlikten çıkmamış hatta bebekken kız çocukları tecavüze uğruyor, nedenini biliyor mu acaba? Dünyada istatistiklerine göre erkeklerin %10’u tecavüze uğruyor, neden peki? Horoza tecavüz ederken öldürmüştü geçen sene biri, haberlerden hatırlayanlar vardır, onu da Horoz tahrik etti bu anlayışa göre. Güzellik nasıl bakanın gözündeyse, çirkinlikte öyledir! Biri sapıksa buna kılıf aramak gereksiz.

Milletvekillerinin tecavüz suçlularına önerdikleri cezada aliyyülâlâ kanımca… Doğru suçlu bulunduğu zaman tabii.

Cesaret ile cehalet arasındaki çok ince bir çizgi var ve tahsil cehaleti bile almıyor bazen ne yazık ki…

Her şey bir yana beni en çok Orhan Bey’in sapıklığa kılıf arıyor olması noktası düşündürüyor açıkçası…

Umarım hakkettiği muameleyi gerekli merciler tarafından görür kendileri.

Güzel bakın ki güzel göresiniz, çirkinlik sıçramasın üzerinize.

Tuğba Makina